23 Aralık 1955’te Urfa’ da doğmuştur….
Henüz çocukken, türkü ile tanışmış ve yaşadığı muhitin de dikkatini çekmiştir… Babasının çaldığı kaval ve evlerine misafirliğe gelen dengbejlerin, yanık sesleriyle hüzünlü aşk hikayelerini – mem u zin, siyabend u xece vb. anlatmaları, Şiwan’ ı çok etkilemiştir.Sanki, babası, dengbejler ve diğerleri Şiwanin, ileride büyük bir sanatçı olacaklarını bildiğinden, daha şimdiden, Şiwan, onların yanında staj yapıyordu…Köy halkı da, Şiwan’ ın güzel sesine aşina olduklarından, sürekli; Şiwan! hadi bize türkü söyle, hadi ne olur? bak, sana seker, tatlı vb. vereceğiz diyerek, Şiwan’ ı türkü söylemeye zorluyorlardı… Çocukluğu böyle geçmiştir Şiwan’ ın…..
Bağlaması, Şiwan’ in dert ortağıdır… Henüz 17 yaşındayken, aralarında, İbrahim Tatlıses, Seyfeddin Sucu ve İsmail Badilli’nin da bulunduğu, bir okul gecesinde ilk konserini vermiştir. Bu konserden sonra, kendisine, bir çok teklif gelmesine rağmen bunlardan hiçbirisini kabul etmemiştir.Çünkü o, konserde söylediği gibi, türkülerini Kürtçe söylemek istiyordu…
Şiwan, artık delikanlılık çağına gelmiştir, liseyi bitirdikten sonra, üniversite sınavına girer. Gazi üniversitesi matematik bölümünü kazanır.O, artık, bir üniversitelidir. O zamanın getirdiği siyasal kutuplaşmadan da nasibini alır.. Molla Mustafa Barzani hareketi, o zaman, Kürtleri heyecanlandırmıştı, bu süreçte, Şiwan, Mustafa Barzani’ye sempati duymaya baslar.
1975 yılı, Şiwan Perwer’ in hayatında, çok önemli bir yer tutmaktadır. Deyim yerindeyse donum noktasıdır. Eylül ayında Ankara nin güney parkı’nda düzenlenen konsere katılır.Bu konserde, Kürt kökenli bir sanatçı, söylediği türkünün arasına, o zaman moda olan bir iki lo lo le le nin yani sıra, xezale le way ı ekleyerek, dakikalarca söyler. Ardından Şiwan sahneye çıkar ve xezal ‘ı söylemeye çalışsa da, heyecandan sözlerini unutur.Daha sonra bu parçayı öyle güzel yorumlar ki, kendisine daha 10-15 dakika önce alaylı alaylı bakan halk Şiwan’ ı o kadar sahiplenir ki, O’nu, polislerden gizlerler.
Böylece, Şiwan Perwer, 1975’te, sanat hayatına adımını atar… Ve bu arada ilk albümünü de çıkarır. Bir yil boyunca, konserleri devam eder, tabi bu arada kaçıp kovalamalar da….
1976 Haziran’ında, Suriye’ye oradan da Almanya’nın Heidelberg kentine gider.Yanında sadece dert ortağı olan bağlaması vardır. Henüz 21 yasındayken vatanından uzakta kalır ve kendisini gurbetin kucağında bulur…İlk baslarda Almanya’da aradığı sıcak ortamı bulamaz. Ancak;buna rağmen pes etmez azimle, canla basla çalışmalarını sürdürür. Aynı sene ikinci albümünü piyasaya sürer. Acı vatan Almanya’da, çalışmalarına devam eder ve bu arada almanca öğrenir. Ardından müzik okuluna kaydını yaptırır ve batı müziği kültürünü de edinmeye çalışır. 1977’de üçüncü 1978’de dördüncü 1979’da da, besinci albümünü piyasaya sürer. Şiwan’ ın ismi sadece Avrupa’da ve Türkiye’de yasayan Kürtler tarafından değil; Irak, Suriye ve İran’ da yasayan Kürtler tarafından da duyulmuş ve kabul görmeye başlamıştır. özellikle, Peşmerge ile ilgili yaptığı besteler, birer mars olarak, dilden dile dolaşmıştır.
Bu arada, 1979’da, nisanlısı Gülistan, Türkiye’den, Almanya’ya gelmiştir.biraz olsun acısı dinmişse de, hiçbir şey vatan hasretinin önüne geçememiştir.Avrupa’nın bir çok yerinde, konser verir ve bu konserleri kameraya kaydedilerek video kasetleri elden ele dolaşır. Şiwan’ ı görmeyenler bu kasetlerle bir nebze olsun isteklerine kavuşuyordu…Bunların yani sıra, albüm çalışmaları da hızla devam etmektedir.1980’de altıncı, 1981’de yedinci, 1982’de sekizinci,ve 1983’te de dokuzuncu -Almanya’da çıkardığı son albüm- albümünü piyasaya sürer.
Alman hükümeti, Gülistan’ a, oturum izni vermez ve bunun sonucunda,çaresiz kalan Şiwan, Almanya’dan ayrılıp, soluğu İsveç’ te alır.Böylece, Şiwan’ in ikinci gurbet hayati başlamış olur.İsveç’ e taşındıktan sonra, onuncu albümünü piyasaya sürer. Ardından, 1986’da, on birinci albümünü ve 1988’de on ikinci albümünü piyasaya sürer.1989’da, Fransız ihtilalinin 200. yıldönümünde, farklı ülkelerden davet edilen 20 sanatçı arasında Şiwan Perwer de yerini almıştır. kendine has yorumuyla türkülerini seslendirir ve özellikle Danielle Mitterand tarafından, takdir edilir.
1991’de on üçüncü albümünü çıkarır. Bu albümünde yer alan ”Me Çi Kir”parçası yüzünden, PKK, Şiwan’ a boykot uygular ve bu boykot yaklaşık 5-6 sene boyunca devam eder. Ama tüm bunlara rağmen; yoluna devam etmiş, daha geniş kitlelere ulaşmayı başarmıştır.
1992’de, Gülistan ile, on dördüncü albümünü hazırlar. Aynı yıl körfez savası sonrası, kuzey Irak’ a gider ve Duhok, Akre, Zaxo vb. yerlerde, bir dizi konser verir ve oradaki halkın, kendisine olan hasretine son verir. burada vermiş olduğu konserler,diğer konserlerinde olduğu gibi kameraya kaydedilir, Avrupa’da, kuzey ırak’ta ve kısmen de olsa Türkiye’de piyasaya sürülür…
1995’e geldiğimizde, Şiwan’ in, evrenselleşmeye doğru adım adım gittiğini görmekteyiz. Evrenselleşmek…. o kadar da kolay bir şey olmazsa gerek…..Ve bu arada, ilk Kürtçe televizyon kanalı olan Med TV, yayınına başlar. Ne yazık ki, Şiwan Perwer’ i bu televizyon kanalında görememekteyiz… Tüm bu olumsuz koşullara rağmen Şiwan çalışmalarını sürdürür ve mücadelesine devam eder.. Aynı sene, on besinci albümünü, 1996’da on altıncı albümünü çıkarır….daha sonra, Şiwan’ i Med TV’ de görmek, her ne kadar mümkün olsa da, gene PKK’yla ters düşer…1999’da on yedinci albümünü ve 2000’de ise, 25. sanat yılının anısına on sekizinci albümünü çıkarır. Bu albümünü, Kardeş Türküler ile hazırlar.
Aynı süreç içerisinde, Gülistan’ dan ayrılır ve kendine yeni bir hayat kurar. 2002’de on dokuzuncu albümünü piyasaya sürer.
Bu arada, kuzey ırak’a gidip, orada bir dizi konser verir.Dünya’nın dört bir tarafında, konser ve turnelerine devam eder…
Şimdi yıl 2006…. Şiwan Perwer’ in 31. sanat yılı….ve Şiwan, su sıralar, yıllardır hasret kaldığı ülkesine dönmenin hesaplarını yapmakta…Rahmetli annesinin mezarının yanı başına gidip, mezarına su dökeceği günü iple çekmekte…Yaklaşık, 30 senedir görmediği babasının elini öpmeyi arzulamakta…Köyünün tozlu yollarında yürümeyi, ve evinde yer yatağında yatmayı can u gönülden istemektedir…
mamost şivan gelo dema peşde hunermend kı vekte mezın we were ve dinye sıpas jıbona avaz helbest stranete bı mılyona mırov bı denge te hışyar bune ezjı yeki jıwanm HERBIJI ŞIVAN PERWER
şırvan perver urfanın da içine ettin türkiyeninde sen urfalı da değilsin türkiyelide sen layık olduğun yerde kal seninurfada evin bile yok sen nerelisin harbi ol…
SENI KINIYORUM BIR AN ONCE CIK URFALILARDAN OZUR DILE URDA BURDA URFANIN ADINI AGZINA ALMA VE URFALILAR HAKKINDA YORUM YAPMA
ŞİWAN PERWER SENİ ÇOK SEVİYORUM KURBAN OLAYIM SANA ŞİWWAN PERWEROYY OYYY TU Z*EVTH XEŞŞ KEŞKE MSNEN OLSAYDI BENDEEEEE 😦
ŞİVAN EZ PIR JITE HIZDIKIM XASKA MSNa TE LI BAMIN HEBUYA MINE JI TERA BI EŞQA DILA PIR XEBERDA
jıbo ez te pır hezdıkım
şıvan perver benım yanmada gelmştın
dogu beyazıta bızım evde kalmıştın
Bizim aramıza çomak sokanlar dağ kadroları ve onlara destek olanlardır…Diyorlarki devlet dogu ve guney dogu\’ya yatırım yapmıyor insalar son care olarak dağa cıkıyor…Arkadaslar devletın elbette bunda sucu vardır fakat gelın görunkı bunda kürt kökenlı iş adamları ve yıne kürt kökenlı sanatcılarında buyuk payı vardır…Tv. ekranlarına cıkan 10 sanatcının en az 5\’i kürt kökenli, holdıng sahıbı olanlar aydın dogandan, nevzat demirine hatta şuan bakanlık yapan abdulkadir aksu\’ya kadar..Bu sahıslardada hata yokmudur.. Neden yatırımlarını esırgemektedırler…Cumhurıyet tarıhının en buyuk yatırımı, projesı GAP yapıldı…Ama o bölgede yaşayan köylüm, emekcım bundan ne kadar yararlanıyor başında ağalar varken…Feodal yapı o bölgenın kalkınmasına gem vurmuyormu?Aslolan insandır..Turkıye cumhurıyetı sınırları ıcerısınde yaşayan her bırey Türktür..Hepımızın alt kımlıgı var bunu inkar etmıyoruz…Edemeyızde…Her millet bir devlet kurma hayalıyle ortaya cıkarsa o zaman ne anlamı kalır Canakkale\’de ölen 250 bin şehidin yada farklı savaşlarda ölen insanlarımızın…Bakınız Türk devletlerı tarıhlerı boyunca hıc bır zaman ırkcılık yapmamıstır hıc bır ulkeyı sömurgesı altında tutmamıstır…Ne Fransa nede İngiltere gibi.. 3 kıtada hukum surmek, dunyanın en ihtişamlı ve en uzun süren İmparatorlugu bu unsurların varlıgıyla ve iman butunluguyle ayakta kalmıştır bunca sene…453 yıl yunanıstan topraklarına hukmetmek kimi gururlandırmıyor…Ama şimdilerde Yunanıstanda faalıyette olan tek bır cami bile yok..Bu bızım basıretsızlıgımızın, dunya uzerındekı azalan gücümüzün göstergesı degılmıdır…Gücümüz türlü oyunlarla emilirken bugün neden hala birbirimizi ısırmaya calısıyoruz…Allah Aşkına biraz birbirimize kenetlensek neler yapabılecegımızı düşünebılıyormusunuz…Biz degıl ama Hrıstıyan ve yahudi kavmi cok iyi düşünüyor…Cunku dunyaya islam hakim olacak..Bizler bu bayragı avrupa içlerine, viyana kapılarına kadar bır kere göturduk…ve yok olmadıgımız sürecede hala göturme sansımızın oldugunu bılıyorlar…Savaş sanatını dunya uzerınde en ıyı icra eden biz iken…birbirimize düşürerek, özümüzü unutturarak, dinden cıkararak bizi yok etmeye calısıyorlar…Düşünün başka nasıl yıkılabılırızki…Maide Suresinin 54. ayetinin meali şöyledir:“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda mücahede eder ve bu hususta dil uzatan hiçbir kimsenin ayıplamasından korkmazlar…” Allah’ın dinine sahip çıkacak topluluk, kavramı çok geniştir. Çeşitli zaman ve mekânlarda İslam tarihi boyunca, bu vasıfta topluluklar, Allah’ın lütfüyle eksik olmamıştır. Bunların hepsi de bu ayetin işaret ettiği özellikte işler yapmış ve ayetin işaretine birer masadak (uygun bir örnek) olmuşlardır. Bu topluluklardan biri de Türklerdir.Tefsirlerde bu konuda, daha çok -birer misal olarak- Hz. Ebu Bekir ve arkadaşları, Hz. Ali ve arkadaşları, Yemen halkı, İranlılar gibi topluluklar söz konusu edilmiştir.(bk. Zemahşerî, Razî, ilgili ayetin tefsiri).İbn Aşur da, Araplar, Farslar, Gassaniler, Türkler, Kıptiler, Berberiler, Moğollar, Tatarlar, Endülüslüler… gibi bir çok Müslüman topluluğun bu ayetin işaretine mazhar olduğunu söylemiştir.(bk. İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri).Elmalılı ve Bediüzzaman Said Nursi de, bu ayetin övgüsüne mazhar olanlardan birisinin Türk milleti olduğunu söylemişlerdir. Ancak her iki alim de ayetin öncesindeki tehdide düşmekten sakınmak konusunda uyarı yaparak, İslama hizmetin devam etmesi gerektiğini önemle vurgulamışlardır. (Elmalılı, ilgili ayetin tefsiri; Nursi, Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup)1. Devamı….
2. Devamı…Son olarak bilinmesinde fayda olacagını düşündüğüm ve tarihi bızden daha iyi bilen hristiyan ve yahudi kavmini çok daha rahatsız eden bir konu, üşenmeyip okursak kendı yararımızadır….Dahada derinlere inersek konu bağlamında…TÜRK KAVMİNE GÖNDERİLEN PEYGAMBERBu yazımızı okuyan bazılarının; “Türk’ün Peygamberi de nereden çıktı” dediklerini duyar gibiyim. Her şeye rağmen bir yaraya parmak basmak zorundayız. Her kavme bir Peygamber gönderildiğine göre Türk Kavmine(milletine) gönderilen Peygamberi neden bilemiyoruz? Birer Türk olarak bunu bilmek bizim hakkımız değil midir? İşte bu müktesep haktan ve meraktan hareketle bu araştırmayı yapma lüzumunu gördük.Türk denince, hemen ırkçılık damgası vuran, Arap-Fars dendiği zaman ağzının suyu akanların yanlış anlamalarına izin verilmemesi için öncelikle şu açıklamayı yapmak lüzumunu görüyoruz: Hz. Muhammed, “Son Peygamber” olup, bütün Alemlere Rahmet olarak gönderildi. Kainat onun hürmetine yaratıldı. Bütün İnsanlar, Cinler ve Peygamberler ondan Şefaat dileyecekler. O bütün kainatın Peygamberidir. Diğer Peygamberler Kavim Peygamberidirler. Buna hiç birimizin itirazı yok. Bu İman ve İnanç çerçevesi içerisinde kalarak, bu güne kadar diğer kavimlerin Peygamberlerinin bilindiğini, ancak Türk Kavmine gönderilen Peygamberin kasıtlı olarak gizlenmesi düşündürcüdür.Şimdi Ayetlerin ışığında bu konuyu aydınlatmaya çalışalım: Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’inde; “Andolsun ki biz, Allah’a kulluk edin diye her Ümmet’e bir Peygamber gönderdik…”(Nahl s.36) buyurmaktadır. Bir başka Ayetinde; “Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir Peygamberi memleketlerinin ana merkezine göndermedikçe, o memleketi helak edici değildir.”(Nahl s.59) buyurmaktadır. Her kavme mutlaka bir Peygamber gönderildiğini bu iki Ayet-i Kerime’den anlamaktayız.Bazı araştırmacılar, Hz. İbrahim’in babasının takma adının(Hazar Bölgesinden geldiği için) Azer olduğu, asıl adının Tarekh(Taruh) olduğu ve Tarekh, Tarıkh, Türükh’den hareketle TÜRK olduğunu ve KANTURA adında Türk bir hanımla evlendiğini beyan etmektedirler. Hz. Muhammed’in; “Kantura Oğullarına ilişmeyiniz. Mürüvvet, nimet ve saltanat onların olacak” mealinde bir de Hadisi vardır. İbrahim tezinden hareketle, Hz. İsmail’in soyundan gelen Hz. Muhammed’in de Türk olduğu ileri sürülmektedir. Arap kaynaklarında Peygamber Efendimize ve Ailesine “Arab-ı Müstağribe” denilmektedir. Yani “Garip Arap, Yabancı Arap, sonradan Araplaşan” manalarına gelmektedir. Yine Peyganber Efendimiz; “Ben Arabım, Arap benden değil” derken, bir bakıma “Arab-ı Müstağribe” olduğunu anlatmak istemiş olabilir. Evs ve Hazreç Kabilelerinden olan Hz. Muhammed’in KURT(Hazreç) kabilesinden olması bir tesadüf olabilir mi?Mısır Kralı Mukavkis, Peygamber Efendimize dört Cariye(taze genç kız) gönderir. Bu dört kızın Türk Sahabi oldukları beyan edilmektedir. Dedesi İbrahim’in geleneğine uyan Hz. Muhammed, Mariye İsimli Türk Kızı ile evlenir. Mariye’den oğlu İbrahim doğar.(Hz. Hüseyin de Türktür.Ayyıldız Yayınları) Bu konuya başka bir araştırmada geniş yer vereceğiz.Biz asıl konumuza gelelim:Türk’ün Peygamberini düşünüp dururken, Arslan BULUT’un “Türklüğün Yeni Dünya Düzeni” başlıklı araştırmasını okuyunca, Türk’ün Peygamberini öğrenmiş olduk. Ayrıca millet olarak nasıl aldatıldığımızı, uyutulduğumuzu acı bir şekilde öğrenmiş olduk. Hemen Yavuz Sultan Selim’in zamanına giderek, İran ve Mısır seferleri ile bağlantı kurduk:Yavuz Sultan Selim, İran ve Mısır’a sefer yaptığında, İran’da ŞİA Mezhebinden yaklaşık 1000, Mısır’da EŞ’ARİ Mezhebinden yaklaşık 1000 dolayında Alimi, işsiz kaldıkları gerekçesi ile Anadolu ve İstanbul Medreselerine yerleştirmiştir. Yavuz Selim’in Alimlere olan saygısından dolayı yapmış olduğu en gafilce bu hata, Osmanlı’nın sonunu hazırlamıştır. Yavuz’un İran ve Mısır’a sefer yapmasının asıl nedeni toprak olmayıp, İslam adına İslam’a zarar veren ŞİA ve EŞ’ARİ(şimdiki Vahhabilik) fitnesini bastırmak gayesini taşıyordu. Bir toplumu Alimler bozar, yine Alimler dizer.. Alim bozulursa Alem bozulur…Aslında İran ve Mısır’daki Fitnenin ve sapıklığın müsebbipleri ve uygulayıcıları yine bu “Sapık Alimler” idi. O zaman İran’da, Humeyni gibi “Kadınlarla Fiil-i Livata’yı” meşru gören Sapık Mezhep İmamı Alimler mevcuttu.(Tavzihul Mesail-Tahrirul Vesile s.61-62)Zamanın İstanbul ve Anadolu Üniversitelerinde Türk olup, AKILCILIĞA dayanan İmam-ı MATURİDİ’nin Ekolünün geçerli olduğu bir çağda, bu Sapık Alimlerin Medreselere yerleştirilmeleri sonucu, NAKİLCİLİĞE dayanan Arap ve Pers Ekolünün geçerli kılınması sonumuzu hazırlamıştır. Bu NAKİLCİLER aynı zamanda İCTİHAT KAPILARINI da kapatmışlardı. Bu dönemden sonra Osmanlı yeniliklere kapandığı için, gerilemeye başladı. Matbaa’nın 150 yıl kadar Osmanlı’ya girmesine engel olan Türk Alimler değil, İctihat Kapılarını kapatan işte bu Nakilci Sapık Alimlerdi.Bu Sapık Alimler, Kur’an Tefsirlerimizle oynayarak Türk’ün Peygamberi ZULKARNEYN’in Rum Hükümdarı İSKENDER olduğunu ileri sürdüler. Bu durumda İskender’in Mü’min olması gerekirdi. Halbuki İskender, Tahrif Edilmiş bir Din olan Hristiyanlığa inanıyordu. Yavuz’un gününden bu güne kadar hala Tefsir ve Meallerimizde ŞİA ve EŞARİ’nin tesirini görmek mümkündür. Zülkarneyn’i “Veli mi, Nebi mi” tartışmasına sokan bu Alimler, Kur’an-ı Kerim’de ismi zikredilen 28 Peygamberi, Din Dersi kitaplarımıza 25 Peygamber olarak yazdırmayı başarmışlardır. Asıl amaçları, Türk’e gönderilen Peygamberden söz ettirmemek, onu yok saymaktır.
3. Devamı…Zülkarneyn’in Peygamber mi, yoksa Veli mi olduğu tarışılır ancak, Pakistanlı Prf. Ahmet DEEDAT’ın Kur’an-ı Kerim’de tesbit etmiş olduğu 19 rakamı, onun Peygamber olduğunu tasdik etmektedir. Kur’an-ı Kerim’de 513 yerde Resul ve Nebi kelimeleri geçmektedir. 513’ü 19 rakamına böldüğümüzde (513:19=27) 27 çıkmaktadır. Bu hesaba göre, Kur’an’da Kıssa’sı geçen Peygamberlerin sayısının 27 olduğunu anlıyoruz. Kur’an’daki sıralamaya göre Zulkarneyn’in ilk 27’nin içerisine girdiğini görmekteyiz.. Tabii ki bu 19 rakamına itiraz edenler de vardır.Vani Mehmet Efendi eserinde “Kehf Süresinde” kıssası geçen Zülkarneyn’in, Oğuz Han olduğuna işaret etmiştir. Kur’an-ı Kerim’in El Kehf Süresi’nde 85. Ayetten, 92. Ayete kadar Zulkarneyn’nin Kıssa’sı anlatılır: “O da (batıya ulaşmak için) bir yol tuttu.- Nihayet Güneş’in battığı yere(Okyanus kıyısına) vardığı zaman, Güneş’i(sanki) siyah bir çamura batıyor buldu.- Sonra Zulkarneyn(doğuya doğru) bir yol tuttu.- Nihayet Güneş’in doğduğu yere(uzak doğuya) vardığı zaman Güneş’i öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onlara, Güneş’ten kendilerini koruyacak bir siper yapmamıştık.- Sonra da(güneyden kuzeye doğru üçüncü) biryol tuttu.” Diye buyurulmaktadır.Kur’an-ı Kerim’de, Zulkarneyn’nin Doğuya, Batıya ve Güneyden Kuzeye üç ayrı sefer yaptığı belirtilmektedir. Oğuz Han’ın 126 yıl süren Hanlığı sırasında, Turan ve Hindistan’a, Irak, İran, Şam ve Mısır’a kadar yürüdüğü, oralara Vali tayin edip, yurduna döndüğü anlaşılmaktadır. Bilge Kağan Kitabelerinde şöyle diyor; “Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına(kutuplarda altı ay gece, altı ay gündüz olur) kadar ülkelerde yaşayan bütün milletler hep bana bağlıdır. Bunca milleti düzene soktum. Artık karışıklık yok. Türk Kağanı Ötüken’de oldukça, ülkede düzen bozulmaz.”(A.Bulut)Yine Vani Mehmet Efendiye göre, Oğuz Han’ın kurduğu hakimiyet ve yapmış olduğu seferler, Zulkarneyn’in yapmış olduğu seferlerle çok benzerlik arzetmektedir. Bu nedenle Oğuz Han adı ile anılan Türk’ün Peygamberi’nin ZULKARNEYN ile aynı kişi olduğu görüşü gittikçe kuvvet kazanmaktadır. Tarikçilere göre aynı dönemde yaşayan iki kişinin, aynı dönemde Dünya Hakimiyeti olamaz. Öyle ise bahsi geçen bu iki isim aynı kişidir denilmekltedir.“Kaşgarlı Mahmut’un Divanında(C1.S.111-113) Uygurlar anlatılırken; “Zülkarneyn, Uygur illerine geldiğinde Türk Hakanı ona 4000 kişi göndermiş. Bunların tuğlarında Şahin Kanatları takılı imiş. Bunlar hem öne, hem arkaya ok atarlarmış. Zülkarneyn, bunlara şaşmış kalmış ve güya Farsça; ”inan khuz khurend” yani bunlar, kendi kendilerine geçinirler, başkalarının yiyeceğine muhtaç olmazlar. Çünkü bunların elinden av kurtulmaz, istedikleri zaman avlanıp yiyebilirler” demek istemiş.”(E.Yavuz. Tarih Boyunca Türk Kavimleri. S.224)Uygur bölgesine gelen Zülkarneyn’e karşı Türk Hükümdarının 4000 kişiyi savaşmak için değil de, karşılamak için gönderdiğini anlıyoruz. Eğer Zülkarneyn’in Türklerle bir soy bağı olmasaydı, Türk Hakanı karşılama yerine, ona savaş açarak karşılık verebilirdi. Çünkü Zülkarneyn’e peşinen bir teslimiyet ve bağlılık görülmektedir. Bu durum, Zülkarneyn’in Oğuz Han olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.“Türk Han’dan, Oğuz Han’a kadar hüküm süren Hanları sayan ve Oğuz Han’ın, Kara Han’ın oğlu olduğunu belirten Ebulgazi Bahadır Han’a (Şecere-i Terakkime) göre Türkler, Oğuz Han’dan üç nesil öncesine kadar Müslüman(yani Mü’min) idi.”(A.Bulut-Türklüğün Yeni Dünya Düzeni)Vani Mehmet Efendi’ye göre “Oğuz Han, Türklere Hanif Dini’ni öğretiyordu.” Bu görüşe göre Oğuz Han, Hz. İbrahim’in dini olan Hanif Dini’ni yaymakta idi. Yani İslamiyet’ten 3700, günümüzden yaklaşık 5200 yıl önce Türkler Hanif Dini’ne inanıyorlardı ve Mü’min idiler.Başka bir çalışmamızda “Şamanizm-Hanif Dini ve Şamanizm-İslam benzerliğine” ve Hz. Muhammed’in Kırk yaşına kadar Hanif Dinine inandığına değinmiştik. Belkide Tarihteki adı ile Şamanizm, Kur’an’daki adı ile Hanif olan bu din aynı dindir. Çünkü Tarihteki adı ile Oğuz Han, Kur’an’daki adı ile Zulkarneyn denen kişi eğer Hanif Dinini yaymış ise, bir kişi aynı anda hem Şaman, hem Hanif sayılır. Öyle ise bahsedilen din aynı dindir diyebiliriz.Batı kaynaklı yalancı tarihçilerimiz, Türklerde “Yer Tanrı-Gök Tanrı” inancının hakim olduğunu iddia etmektedirler. Burada İki Tanrı ortaya çıkmaktadır. Asıl Tarihimiz ise Türklerde “Tek Tanrı İnancının Hakim olduğunu” yazmaktadır. Bu durumda bir çelişki gündeme gelmektedir. Hani Türkler Tek Tanrıya inanıyorlardı? Bu iki Tanrı da nereden çıktı?Buradaki yanlış şudur: Asırlarca Kitabelerimizi biz tercüme edemedik. İlk önce Çinliler tercüme ettiler. Çince’den Macarca’ya, Macarca’dan Fransızca’ya, oradan Türkçe’ye yanlış olarak tercüme edilen Kitabelerimiz, bize hatalı olarak ulaştılar. Çünkü bir dilde olan bir kelimenin tam karşılığı sayılan kelime başka bir dilde olmayabiliyor. Biraz yakın veya benzeri kelime ile tercüme edilebilmektedir.“Yer Tanrı-Gök Tanrı” ibaresine sadece “in” veya “ün” eki eklediğimiz takdirde kitabenin doğrusu ortaya çıkacaktır ve doğrusu “Yer(in) Gök(ün) Tanrısı” olduğu kolayca anlaşılacaktır. Böylece iki Tanrı inancı da ortadan kalkmış olacaktır. Türkler, yaklaşık bundan 5200 yıl önce Tanrı’yı “Yerin-Göğün Tanrısı” olarak tarif etmişler. Bu görüş İslam İnancına en uygun görüştür. Yaklaşık bu inanıştan 3700 yıl sonra Nazil olan Kur’an-ı Kerim’de bu tarif şekli, aynen Ayet olarak yerini almıştır.Kur’an’da “Rabbussemevatü vel ard” olarak yerini alan bu Ayet’in meali, aynen Türklerin Tarifi gibidir: “Göklerin ve Yerin Rabbı” tanımı Dinlerin benzerliğini tescil etmektedir.Şaman veya (Hanif) iken Mü’min olan Türkler, bu dinin tamamlayıcısı ve son din olan İslam ile tanışmakla daha da mükemmeliyet kazanmışlardır. Tabii ki, bu arada İslamlaşalım derken Araplaşma ve Persleşme’den de kurtulamamışız. Tarih, dinlerin benzerliğinden dolayı Türklerin Müslümanlığı seçtiklerini yazıyor. İşte bu benzerliğin sırrı, Hanif(Şamanizm) Dininde yatmaktadır. Attila Diyor ki; “Ben ve Milletim, Tanrının Kırbacıyız. Tanrı kendi yolunda çıkanları cezalandırmak için bizi göderdi.”(DLT) O dönemde henüz Müslüman olmayan Attila’nın “Tanrının Kırbacıyız” sözünden, onun da Hanif olduğu manasını çıkarabiliriz. Sonuç olarak, Hanif Dininin Oğuz Han, İslam Dininin Osmanlı Türkü tarafından dünyaya yayıldığını görüyoruz. Takdiri sizlere bırakıyorum. 12.10.1994- Mehmet Demir Atmalı. Gazeteci Yazar.***********************************************************KAYNAK:1-A. Fikri YAVUZ. Kur’an Meali.2-Arslan BULUT. Türklüğün Yeni Dünya Düzeni-ORTADOĞU GAZT.3-Bektaş “AYYILDIZ YAYINLARI”.- Hz. Hüseyin de Türktür.4-İmam Humeyni- Tavzihul Mesail ve Tahrirul Vesile adlı kitaplar5-Kaşgarlı Mahmut- Divan-ı Lügat-it Türk.6-Edip YAVUZ- Tarih Boyunca Türk KavimleriAllaha Emanet..Selametle…
Hocam Sizinle tanışmak istiyorum.Ahmet ÇALMAN 0 532 695 31 36
Murat Hoca
sana yakistiramadim senin yuzunde 21 yildir ulkeme gidemiyorum
sen simdi kalkopda akp ye yaltaklik yapacaksin onlarin tv lerine cikacasin yazik sana
murat bu kafayı nasıl buluyorsun…. insanın beyni uyuşur da bu kadar mı be adam
mamosteye gelemeye pır heja slaw jıtera ez te pır hızdıkım herbeji jiyana gele kurd herbeji şiwan perwer.-
BU SİYASİ KAVGALAR YÜZÜNDEN ŞIVAN PERWER GİBİ BİR ÇOK AYDIN YAZAR SANATÇI SİYASETÇİ VE BİLİM ADAMLARIMIZ YURT DIŞINA KAÇMAK ZORUNDA KALDI. KAÇANLARIN ÇOĞU BİR DAHA ANAVATANA AYAK BASMADAN GURBET ELLERDE YAŞAMINI YİTİRDİ. MEHMET UZUNLAR AHMET KAYALAR NAZIM HİKMETLER ORHAN PAMUKLAR NEREDE… HALA SİYASET KAVGASI HALA SÜRGÜN HALA AYDIN KAYBI… BUNLAR NE ZAMAN BİTECEK? BUNLARI KİM BİTİRECEK? BU KİRLİ SİYASETİN KAVGASINA BU GURBETTE ARTIK KİM DUR DİYECEK? KİM BÜTÜN BUNLARI DURDURACAK? YETER ARTIK! PAYLAŞAMADIĞIMIZ ŞEY NEDİR, NE ZAMAN BİTECEK BU SÜRGÜNLER? ZATEN GERİ KALMAMIZIN NEDENİ DE BU KİRLİ SİYASET DEĞİL Mİ? HEM ASKERDE HEM DAĞDA ÖLENLER BİZİM EVLATLARIMIZDIR. AMERİKANIN İSRAİLİN YUNANİSTANIN EVLATLARI DEĞİLLER. YETER ARTIK GENÇLERİMİZİN KANI DÖKÜLMESİN. ANALAR AĞLAMASIN. ÇOCUKLAR ÖKSÜZ GENCECİK GELİNLER DUL KALMASIN. YETER ARTIK YETEEEEEEEEEERRRRRRRRRR……..
bütün şarkılarını büyük bir sevkle dinliyorum seni çok seviyorummmmmmmmmmm mühteşem bir sese sahipsin
ŞİVAN ADİM SENİ ÇOOOOOOK SEVİYORUMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM
batmanlı memo 72 fırtına; dönyada şivan perweden başka hic kimse kurtlere sahip cıkmamıştir herkesten daha iyi dir her zaman kurtleri savunmuş o kimin icin yapiyor tabi bizim icin yapiyor
yazıklar olsun senin gibi din adamlarına islam dini bir kavmin bir milletin yada bir ırkın dini değildir,kendinize gelin lütfen tovbe deyin günahkar oluyorsunuz kafa bullandırıyorsunuz bu ırkçı kafanızla olsa olsa kendini örgütliyebilir kendin inanabilirsin oda şüpheli ya
şiwan pervere hain demek bir dönem moda oldu. hatta kürtlugune dil uzatanlar vardı. çok çirkin çok rahatsız edici ve çok sığ düşünenlerin yaptığı bir şeydi bu. ondan bizim gibi partizanlik bekleyemeyiz. büyük sanatçılar ne olursa olsun insan hayatını her şeyin üstünde tutarlar. şiwan perver de böyle davranmıştir. onu bir kalemde silenlerin tamamı toplansin bir halepçe yazabilirler mi?. ama bu kürtlerin sorunu bir cirpida harcamak. şiwan perverler çok değerli biri hayata iken değerini bilelim.
bazı insanlar birilerinden faydalanamayınca çok deyiştin derler bunlarınkide böyle olmuş kardeşim ben kendimi örnek gösterim en basiti benim arkadaş çevremden böyle bi sorun yaşadım artık benden bi çıkarları olmasına izin vermedim ya sen rahat ol raif kerdeş herkes herkesin ne olduğunu biliyo
bu hayatta şivan perverlin sesiyle hayatta kendime geliyom . o ses o kadar güzel bir ses ki adeta şaşırıyorum rabbim çok güzel bir ses vermiştir.ve kendisi şunu insanlara anlatmaya çalşışıyo. hepimiz kardeşiz diyor bakın dikkatinizi çekerim .hepimiz kardeşiz türk kürtte cerkezde. onunda anlamalıyız onuda dinlemeliyiz .o da ülkemizin insanı.
rojbunate pirozbe bréz mamoste
23sisye qanuné ji bo kurda rojeka piroze
Biji her Tim slav réz
siwan perwer kimseye ozur borcu yoktur bizi bu uykudan uyandiran odur bizim ona ozur borcu var siwan perwer ez ji niwa dile xa hijte dikimmmmmmmm seni canimdan cok seviyorummm allah yar ve yardimcin olsun bizi zalimlere karsi cesaretlendirdin…. sana minettarizzz hewallllllllll
bende bir doğulu olarak sölüyorum bu davada tek suçlu biziz yani kürtler bu ortalığı karıştıran biz kürtler bu siyate düşkünlükleri kimilerinin ahmaklıklarından dır kimilerinin de cahilliklerinden kimlerinin de rant sağladıklarındandır biz kürtlerin şü üzerine titrediyimiz adamı yani apo yu yakalandıktan sonra yargılanmasını dinleyen düşünsün ne diyor beyefendi BEN ŞEH SAİDİN DEVAMIYIM BEN KULLANILDIM TÜRKİYE CUMHURİYETİNE KARŞI TÜRKİYE CUMHURİYETİNDEN İSTEDİYİM BANA Bİ ŞANS TANINMASI BU ÜLKE İÇİN FAYDALI OLAN HER ŞEYİ YAPMAYA HAZIRIM DİYO bak. bak. bak. nasılda 90 derece döndü dönek evet evet bende bir kürdüm saddamın yargılanmasına gecelim hatırlarsanız ben o ve onun gibilerine KAHRAMAN derim saddam hakime diyoki sen kimsin kim oluyosun beni yargılıyosun diyo ve bir kahramana yakışır biçimde dar ağacına gidiyo şimdi biz kürtler bukadar ahmak olmayalım.
awaza şivan pervere şivan perverın kürtçe türküleri süper
Bu gunekadar yaptigi tum albumleri begeni toplamistir ve bir kurt sanatcisi olarakta kurtlerin yeniden kedi kimliklerini hatirlatmaya evrenlesmeye kilavuz olmustur ts sivamspas
nıye turkıye ye gelememektedır
herzaman en üst seyelerde olan bir sanatcısınız ve herzaman da inşalaha öle keleceksınız ve dünyanan bir tek insansınız şiven pewert adem ulusoy nakliyat….444 2 957
şivan mamoste tü her hebi
Gülistan eski karisi ile ilgili ya$adiklarini bilmiyodum.Hayat hikayesi, kendi ülkesine yasakligi insaniyet namina cok acikli bir ya$am sürmü$…dilerim kendi ülkesine artik gelebilir ve annecigin mezar topraginda hasretini giderebilir.Cok üzûldüm, onun gibi bir ses bir daha dünyaya gelmez.Degerli sanatcilarimizi ya$arken deger verelim…
çok güzel çok içten söyluyorsun 🙂 kımsenın bu adam yuzunden ülkeme gelemıyorum dıye hakeret etmek yanlıstır.. Kürt & türk diye ayrmayalım lutfen…
kendimi bildim bileli kardeslik icin mucadele eden tek hozan tek sanatci sivan perver sozleri cok sey anlatiyor anliyanlara herkes dininide siyasetinide kendinize biraksin kafalari bulandirmayin. AMA SIVANI CANI GONULDEN DINLEYIN LUTFEEEEEEN EFENDIM
SENI DINLEMEKTEN ASLA VAZGECEMEM HER BIJI MAMUSTE SAATETE XASBEEEEE HERDERDEKIRA AYRI YORUMDIKE MUZIQATE
afa cen saletema, tü terka velade
ğu da….
Hevalê Şıvan sen hala Ortadoğu Üniversitesindeki gece konserinden nasıl kurtuldum, behi kaçıran arkadaşlar kimlerdi gibbir şeyler söylemişsin? yurt dışına çıkmadan önce, ankara siyasal bilgiler fakültesi yanındaki evine gelen ve sana iki Kürtçe kitap veren arkadaş ile cümbüşünü sana veren arkadaşaları nasıl unuttun? bir gün görüşmek dileği ile başarıların devamını ve sağlıklı yıllar geçirmen dileği Derika Çiyayê Maziden Ahmet G
şiwan perwer aslında urfanın siverek ilçesinde doğmuştur urfa merkezde doğmamıştır arkadaşlar…
USTAD İii anlatmışsında urfanın siverek ilçesinin köyünde doğmuştur urfa da değil yani 🙂 SİVEREK te heykeli var …
Hayatımda hep onu görmek isterdim allahın izniyle sonunda görücem sılav byte savan perver
Geri bildirim: ŞİVAN PERVER KİMDİR ? |